15 Ekim 2011 Cumartesi

SORGULAYAN İNSAN


Sorgulayan insanda bir tuhaflık vardır. Dünyayı her zaman olduğu gibi kabul edemez. İlişkilerle sorunu olabilir. Çünkü amacını anlamaya çalışır; bu dünyanın, ilişkilerin, insanların davranışlarının, düşüncelerinin, sözlerinin… Bunların hepsi ona ağır gelebilir. Bu kadar soru fazladır bazen bünyeye. O yüzden kaçırabilir kendini tüm bu karmaşadan.

Uzaklaşmak, akıldaki tüm soruları derinlere iterek uçurmak beyni boşlukta… Daha kolay… Ağrısız… Cevap beklememek, sabretmek zorunda kalmamak… Ne zaman yanlış yapacağını, gelecekte olacakları, nasıl davranması gerektiğini, insanların ondan nasıl davranmasını beklediklerini, beklentileri, hayalleri, gerçekleri düşünmeden uçmak, saf beyazlıkta…

Geriye ne kalır peki? İnsanlıktan… İnsanız; nefes alıyoruz, düşünüyoruz, görüyoruz, konuşuyoruz. İnsanlardan uzaklaşmak bizi insanlığımızdan uzaklaştırır, yalnızca nefes alan bir canlı… Öte yandan sorgulayarak, insanların gözlerinin içine bakıp yaşamak da zor. Kabul etmemek, ama değiştirmeye çalışmak da zor. Değiştirmek güç ister. İnsan o kadar güçlü değil ki! [Tartışma] Elbet bir yerde tıkanır kalır. Boşverir…

Başarısızlıktır bu. Bütün o sorgunun boşa gitmesidir. Dünyayı değiştiremeyecekse, düzen aynı kalacaksa, insanlar aynı hataları tekrarlayacaksa tüm o sorgunun getirisi nedir? Hayal kırıklığı mı?

Bu yüzden kaçar sorgulayan, diğer insanlardan. Daha fazla sorgulayamamak için… Daha fazla hayal kırıklığına uğramamak için… Beynini biraz olsun boş tutabilmek için… Rahat nefes alabilmek için… Kalp ağrısını hissetmemek için… Bazen de insanları rahatsız etmemek için… Kendi kafa karışıklığıyla… Çünkü sorgulayan insanın aklında önce sorular vardır. O sorular dudaklarında hapsolmuş olsa da, içinde sormaya devam eder. Kimisi “felsefe” der buna. Felsefe eğlencelidir. Sonunu düşünmeden yapana!

(Sonuç odaklı, fazla mükemmeliyetçi. Önce kendinin değişmesi lazım…!)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...