29 Haziran 2012 Cuma

'Tanımak' & Geçmiş Yazılar

Geçmiş yazılarımı önemsiyorum.

İnsanlar değişir, hatta geçmişteki kendini tanıyamayacak ölçüde değişebilirler.

Eski yazılarımı bu yüzden seviyorum. Geçmişte ne düşündüğümü, ne hissettiğimi gösteriyorlar bana. Çünkü bugün bunu anlamam ve hissetmem her zaman mümkün olmuyor.

Bu herkes için geçerli bence. Herkesin fikirleri, ilgi alanları, vs. sürekli değişim halinde. Çünkü hiçbir an aynı kalmıyor, ve her hayat her an değişiyor. Burada Herakleitos'a yine selam çakmak lazım ("Aynı suda/nehirde iki kez yıkanılmaz.").

Düşüncelerimiz ve ilgilerimiz aynı kaldığı zaman bile farklı bir zamanda, belki farklı bakış açılarıyla onları benimseriz.

Tarde'ı çok seviyorum; her an herkesi ve her şeyi taklit ediyorsak, her an değişiyoruz demektir. Hayatımıza değen herkesin fikirlerinden, bakışlarından, duruşlarından, davranışlarından, hatta davranmayışlarından bile etkileniyoruz. Böylece ne isek o oluyoruz. Ve böylece sürekli bir değişim içinde yaşayıp gidiyoruz. Her etkileşim beraberinde değişimi de getiriyor.

Peki bu değişim silsilesi boyunca, insan kendini ve diğerlerini nasıl tanır? Nasıl mümkün olur bu? Tabi eğer mümkünse...

(23.11.2011 yazımdan) "TANIMAK"

Hayatımıza giren o kadar insan... Hangisini tam anlamıyla tanıyoruz acaba? Bir çoğu hakkında pek bilgimiz bile olmuyor. Tanımadan güvenip, tanımadan iletişime geçiyoruz. Tanımadan yakınlaşıp, tanımadan yardım ediyoruz. Çoğunu tam olarak anlayamadan, çözemeden, hayatımıza girdikleri gibi aniden uğurluyoruz. Geriye sadece zatlar va zanlar kalıyor. "Öyle tanıdığımı sanıyorum."

Tanıdığımızı sanıyoruz. Bir insanı ne kadar tanıyabiliriz ki konuşmadan, bir yaşanmışlık paylaşmadan? Çoğu zaman yaşananlar bile yeterli olmuyor. Bir insanı tanımak için onunla bir ömür geçirmek gerek! Kim dayanır buna? Kimin sabrı var o kadar? Ya da zamanı... Peki bir ömür yeter mi gerçekten insanları anlamaya?

Yalnızca tanıdığımızı varsayarak, zannederek devam ediyoruz insanlarla yaşamaya. Hiçbir konuşma ya da hiçbir tecrübe yeterli değil gerçekten tanımaya. Üstelik bir de her insanın içinde kendisinin bile tanımadığı, bilmediği birisi olduğunu düşünürken...

Kim kendini tam olarak tanır ki? "Ben şuyum." demek bile zorken (çünkü zamana ve mekana göre değişebilir), "Sen şusun." demek ne kadar doğru? Kendimizi tanımadan başkalarını tanımak ne kadar mümkün?

Kendini kabul etmek, kendini her halinle sevmek... Önce bunlar lazım insana. Beğenmediğin yönlerini değiştireceksin. Olmuyorsa kabul edip hayata devam edeceksin, sonuçlarına da katlanmayı göze alarak. Ama her zaman kendinle barışık olacaksın ki, başkalarının hayatında da kendini öyle bulasın. Böylece tanırsın hem kendini, hem karşındakini.

Kendini tanıyan insan (becerebildiyse... tebrikler...) bir düzen oturtmuştur, belli bir yaşam stili, hayata bakışı, olaylar karşısında bir duruşu vardır. Kendini tanıyan insanların ayakları yere sağlam basar. "O mu, bu mu?" tereddütleriyle uğraşacağına karşısındakine odaklanır, onu tanımaya başlar, onda kendini görür.

Herkes olduğu kadar, ne ise o kadar, karşısındakini algılar. Tanımadığı, bilmediği özellikleri bir başkasında da göremez çünkü. Hiç bilmediğimiz, yeni tattığımız bir yemek için "Şuna benziyor." desek bile aynısı değildir. Empati kurmadan da tanımak olmaz. Ama insanlar bildikleri kadarıyla empati kurabilirler. O acıyı, sevinci, heyecanı, isteği hissetmek için onu yaşamak gerekir. Hissetmeden de kimseyi tam anlamıyla tanıyamaz. "Ne kadar çok yaşarsan o kadar çok tanırsın öyleyse!" Ya da ne kadar çok üzerine düşünüp kafa patlatırsan... Hem kendini, hem diğerlerini tanırsın.

Peki ya tanımaya fırsat bulamadan hayatımızdan çekip gidenler? O kadar çoklar ki... Sadece algıladığımız kadar varlar. Çoğu çoktan unutulmuş. Bir o kadarı da unutulmaya yüz tutmuş. Hatırladıklarımızsa sadece anılarda. Günün anlam ve önemine uygun olarak algıladığımız şekliyle. Hiçbirini gerçekten tanımıyoruz oysa. Yalnızca tanıdığımızı sanmakla, belki ummakla yetiniyoruz. Tanımak için çaba da harcamıyoruz.

Aslında ne önemi var ki? Giden gitmiş nasılsa! Kalanlarsa hala muallakta...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...