1 Mayıs 2013 Çarşamba

Başka Dünyadan Olmalıyım!

Geçen cuma günü bizim bölümün Soc. of Middle East dersine Amerika'dan bir hoca geldi. Biz Amerika'nın Orta Doğu'ya nasıl baktığını bize anlatacak diye beklerken o tarihsel bir çizgi izleyip dünyanın nereden nereye geldiğini anlattı. Bir yandan da bizi tanımak için teker teker kendimizi, ilgi alanlarımızı, neler yaptığımızı anlatmamızı istedi.

Her dönem hakkında konuşmasından sonra içimden, "İşte istemediğim dünya... Endüstri Devrimi... Emperyalizm... Kapitalizm... Neo-Liberal politikalar... Vahşi kapitalizm... Daha vahşi kapitalizm..."

İnsanlık öldü.

İnsanlar öldü.

İnsanlar ölmeye devam ediyor.

Neyden bahsediyorum ki ben? Zaten insanca bir yaşam yok artık!

Sanırım ilk kez o kadar açık ve net bir şekilde "Aslında ben politika ve ekonomiden hiç hoşlanmıyorum!" dedim insanların gözlerinin içine baka baka. "Tabii sosyolog isek her konuda bilgimizin olması da gerekiyor!" diye eklemek durumundaydım ardından, neden orada olduğumu açıklamak istercesine.

"Ben çocuklar ve köy insanı üzerine çalışmak istiyorum."

Çünkü bulabildiğim saf, has insanlar onlardan çıktı hep.

"Artık güven yok. İnsanlar birbirine güvenmiyor. İnsanlar birbirini dinlemiyor, birbirini önemsemiyor. İnsanlar mutlu değil. Güven olmayan yerde huzur da olmaz. Ben huzurlu yaşamak istiyorum!"

Onayladılar.

"Hatta mümkünse doğup büyüdüğüm İstanbul'u terk edip bir köye gidip yaşamak istiyorum. Hakiki insanlarla..." "Hem daha sağlıklı!" diye ekledi biri de oradan.

Kaçış olarak gördüler. Pek çoğumuzun göreceği gibi...

"Kalmayı tercih edip değiştirmeye çalışmak da mümkün! Niyetim bu, yapmaya çalıştığım da bu!"

Küçük gördü fikrimi Amerika'dan gelen hoca; "Sistemi nasıl değiştirebilirsin ki? Biz ufacığız, sistem kocaman!"

"Sağlıklı..." diyen arkadaş yine söz aldı; "Sistemi yaratan bizler değil miyiz? Neden bu kadar büyütüyoruz ki gözümüzde? 'Sistem', 'Kapitalizm'... Değişim imkansız değil!"

Değişim mümkün!

Neden olmasın ki?

Niyetim sistemi değiştirmek değil bu arada. Güçsüz olduğumu düşündüğümden değil, Marxist bir yaklaşımım olmadığından. Çünkü alternatifini getiremiyorum, "Haydi kapitalizmi yıkalım, artık şöyle yaşayalım." diyemiyorum. Yalnızca bu kadar vahşi kapitalizme karşı çıkıyorum. Bu acımasızlığa, vicdansızlığa...

Soğuk savaşın olduğu dönemlere bile razıyız artık. "Refah toplumları"... Şimdilerde görüyoruz, onlar da batıyor teker teker! İyilikleri de kendilerineydi zaten. Emperyal devletlerden insanlık mı beklenir?

Akla mantığa sığmayan hayallerim var işte benim.  "Imagine all the people living life for peace!" ...


Kendimi sisteme benzetmek yerine sistemi kendime uydurmak daha mantıklı geliyor. Varsın benim dünyam da küçük olsun! O dünyanın ileride büyümeyeceğini kim söyleyebilir ki? İyilik, doğruluk için çalışan tüm insanların sabra ihtiyacı var. Ve o kadar azlar ki...


Tembeliz!

Hem de çok tembeliz!

Üretmiyoruz. Ürettiğimiz tek şey başkaları hakkında kurduğumuz manasız cümleler. Gereksiz yere başkalarıyla uğraşıyoruz. Üstelik yok yere hem kendimiz tükeniyoruz hem de üretken insanları da tüketiyoruz, ketliyoruz onları, engelliyoruz.

Neden?

Anlayamıyorum. Benim aklım cidden almıyor. Derdimiz ne? Ne yapmaya çalışıyoruz?

Ben böyle bir dünyada yaşamak istemiyorum; bu kadar olumsuz düşüncelerin/isteklerin, negatif insanların, hırsın, bencilliğin, vurdumduymazlığın, düzensizliğin, özensizliğin olduğu bir dünyada yaşamak istemiyorum.

İnsan taklidi yapmaya çalışıp eline yüzüne bulaştıranlarla yaşamak istemiyorum.

Bu yüzden olacak küçük bir dünyam. Sonra iyi insanlarla çoğalacağız. İyilik bulaşıcıdır, bulaştırırız biz de insanlara, en çok da çocuklara :)

Güçleneceğiz beraber. Değiştireceğiz yaşamları, yaşamlarımızı.

Yine de yetemeyeceğiz tüm dünyaya.

Açlık olacak yine. Adaletsizlik devam edecek. Güçsüzler ezilecek.

İnsanlar ölmeye devam edecek.

İnsanlık öldü!

Çoktan...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...