5 Mayıs 2013 Pazar

Komşular - Hıdırellez - Spor



Bugün bizim sokağın gülleri (onlara artık böyle söylemeye karar verdim) Hıdırellez bahanesiyle toplanmaya karar verdiler.

Her yıl bu aylarda yan apartmanın bahçesinde tüm komşular bir şeyler yapıp getirir, toplanıp yerler, içerler, gülüp eğlenirler.

Tabii ki tüm kış yaptıkları, hala da devam eden komşu günleri, cuma okumaları yetmez! Her bahane fırsat olarak algılanıp bir toplanma ayarlanır :-)

Hepsi ayrı bir alem, hepsi birbirinden tatlı, yaşlılar birbirinden tonton!

Çok çok çok şekerler, komşulukları da ayrı bir muhteşem.

"Anlatılmaz, yaşanır." derler ya, şu laf şu anda o kadar güzel özetliyor ki!

Her biri başka konuda şaşırtıyor beni. Kimilerinin esprileri (değme 'stand-up'çılara 10 basar), kiminin diğerleri için parçalanışı, hepsinin birbirinin iyiliğini istemesi, toplantılarda dedikodu kesinlikle yapılmaması...

Aile gibiyiz. Komşularımızla koca bir aile gibiyiz. Çok nadir rastlanır böyle bir komşuluğa. Böyle bir sokakta büyüdüğümüz için o kadar şükrediyorum ki!

Çünkü insanlığı öğrendim ben onlardan! Hala da öğreniyorum. Üstelik şaşırarak...

En yaşlılarının sürekli esprileri, gençlerin onları kırmamak için didinişi...

Gerçekten kimse birbirini kırmıyor. "Maşallah!" denebilir ancak. "Allah daim etsin. Amin."

Bu arada bunları yazarken bir yandan onların fotoğraflarını yüklüyorum, bir yandan da Snooker finalini izliyorum. Finalistlerden biri olan Hawkins de hiç kötü tanınmazmış yarışmacılar arasında. O da kırmamış kimseyi, öyle diyor spiker. Şaşırdım açıkçası. Ben onu tutmuyordum oysa ki =) Artık Selby'den sonra favorim o oldu.

Futbol izlemektense, daha sessiz sakin bir spor olan bilardoyu tercih ediyorum sanırım. Geçen hafta kalpten gitmek üzereydim zira.

Babam da fenalaşıp kalpten gideceğini düşündüğünden Fenerbahçe'nin hiçbir maçını canlı izlemez. O yüzden ben mecbur kaldım yalnız izlemeye Benfica-Fenerbahçe maçını. Niye mecbur kaldım diyorum, çünkü ne zaman izlersek babamla FB maçını, biz illa bir gol yeriz. Sonra ben sinir olup kalkarım. Bu sefer babam dışarıdayken açtım maçı, hakem penaltı verdi, FB golü attı. Devamını da izleyeyim dedim ben de.

Demez olaydım, Gökhan'ın o halini görmez olaydım. Maçı zaten unuttum o saniyeden sonra. Buz kestim resmen, donup kaldım TV karşısında. Babam geldi soruyor, "Nasıl oldu?" falan... Zar zor çıktı kelimeler ağzımdan, "Söylemiyorlar ama yere düşerken şuursuzdu." Kopuş o kopuş bende, gerisini hatırlamıyorum. Sadece "Spor yüzünden ölüm, para yüzünden ölümler, teknolojiyle gelen ölümler..."

Berbattı!

Nefesim kesildi ve tüm vücudum zangırdamaya başladı. Gökhan'ın bir yakını olduğumu düşünemiyorum.

Bilardo iyidir. Evet, evet iyidir bilardo. Kimse ölmez. Taraftarlar birbirini gırtlaklamaz. Seyirciler zaten çıt çıkarmadan oturmak zorunda, nerede birbirine laf atmak...

Düz mantık benimkisi. Beğenene...

21.00'de maç devam edecek, bu yazı da böyle bitsin.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...